Ana içeriğe atla

Kendimce Zihin Akışı

Naber? Nasıl gidiyor?

Yüzmeyi çok seviyorum. İlk geçliğimin önemli kısmı su içinde geçti. Lisenin bittiği yaz, sabahları erkenden kalkıp KL08'e atlayıp, varyanttan aşağı sallanıp denize girdim. İstanbul'da böyle şeyler yok. Yüzmek için bir havuza mahkumsunuz. Havuz da keyifli bir şey. Keşke şahsi bir havuzum olsa. İstediğim zaman girsem. Birkaç kulaç adacak kadar da uzun olsa. 25 metre falan iyi bence. Keşke böyle bir havuzum olsa. Böyle hayaller kurduğumda, o havuz için gereken enerji ve su miktarını düşünerek üzülüyorum. Afrika'daki çocukların içme suyu bile yok diyorum. Sonra da kendi üstümde yarattığım baskıdan kaçınmak için bana ne ya, onların babaları da çalışıp yapsaymış diliyorum. Bir arkadaş vardı bizim lisede, zengindi. Biz de onunla zengin diye dalga geçerdik. Bir noktada kızıp, babam çalışmış yapmış ibineler; sizin babanız da çalışıp yapsaymış demişti. Açık sözlülüğünü takdir etmiştim. Bir tane de stajyerimiz olmuştu bir iş yerimde. Staja BMW arabasıyla geliyor, her gün bize Starbucks'tan kahve getiriyordu. Ona da zenginsin deyince alınmıştı. Zengindi. Zenginler neden böyle garip? Geçen yıl kendime bir tane arkadaş yaptım Twitter'dan. Onla Beşiktaş'ta buluştuk, bira içtik. Başkasının ona zengin dediğini görmüştüm. Abi sen zengin misin diye sordum. Ben değilim de babam zengin dedi. Ne kadar zengin dedim. Baya zengin dedi. Sadece zengin değil aynı zamanda nüfuslu da bir insan dedi. Yaşadığımız şehirde baya sözü geçer dedi. Çok takdir ettim. Sonra babasının ilk işine nasıl kualifikasyonlarını biraz abartarak girdiğini anlattı. Güldük. Çok laf yalansız, çok para haramsız olmuyor. Bence komik bir insan. Bir yaştan sonra arkadaş edinmek çok zor. Yani yeni arkadaş bulabilecek bir bağlam olmuyor. Okul gibi tamamen edilgen olduğun kurumlar bunun için çok iyi. Karşında biri bi şey anlatıyor. Arada çıkıp birlikte sigara içiyorsun falan. Deniz vardı bizim okulda. Yanında kiloyla tütün taşırdı. Ben hep ondan otlanırdım. Çimliklerde falan Deniz'den aldığım tütün ve kağıda sigaramı sarıp içerdim. Sonra bir gün bir yere yetişmek için koşmam gerektiğinde nefesim kesildi. Sigarayı bıraktım. Şimdi de etrafımdakilere içmeyin şu mereti diyorum. Deniz acaba hala sigara içiyor mudur? Deniz kültürlü çocuktu, biraz da gizemliydi. Deniz'i severdim. Ama kayboldu şimdilerde. Sosyal medyası yok. Sosyal medyanız yoksa, bir birey olarak diğerleri için sadece bir imgeden ibaretsiniz. Bir kere Deniz'in fotoğrafını paylaşıp, hepimizin başı sağolsun yazmıştım. Bence çok komikti. Ama o kadar çok insan abi gerçek mi demişti ki; dedim bu maller üzülüyor. Kaldırdım. Biri ölünce pek üzülmüyorum ben. Bu yüzden kendimi suçlu da hissetmiyorum. Böyle düşüncelerim nedeniyle patoloji dersine devam etmekte çok zorlanmıştım. "Psikopat mıyım acaba?", "sınırda kişilik bozukluğum mu var acaba?" diye içim içimi yemişti. Aslında değilmişim. Yine kahveden coştum da yazdım. Pazar sabaharını böyle geçirmek çok hoşuma gidiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bel Fıtığı, Felç Olan Mutfak Robotları, Yürüyen Merdivenler, Biraz Irkçılık, Biraz da Cinsiyetçilik ve Boktan Kamu Supotları

Naber? Özlettim kendimi değil mi? İşbu yazı kır evinin verandasında rüzgar gülüne rastlayamamanın büyük acısı ile klavyeye alınmıştır. Yazmasam çıldıracağım günlerdeyim, ama yazdıklarım da yazmasam beni çıldırtacak şeyler değil. Sadece kafamı dağıtması için yaptığım laklaklarım… Bir zihin oyalaması. Neyse, buranın amacı kasvetimi size yansıtmak değil de bazı komik şeyler anlatmak. Bel fıtığım çıktı mesela. 28 yaşında bedenini çok az zorlayan ve büyük oranda düzenli beslenen bir birey olarak fıtıklılar kulübüne isteksiz bir giriş yaptım. Fıtıkla beraber de de hayatıma yogayı sokma gayretindeyim. Bakınca asla spor gibi gözükmeyen bir dizi hareketin bu kadar etkili olabileceğini düşünmezdim. Öyleymiş ama.  KAMU SUTOPU: Yoga yapın, sigara içmeyin ve asla anneannenize uçan tekme atmayın. Veya atın… Bu konu size kalmış. Annenanne demişken, anneannemin nasıl kendini felç ettiğini anlatmış mıydım size? Dizleriyle ilgili yaşadığı problemlerden sonra, birkaç minik operasyonu takiben kad...

2022 Almanak - Savunduğum Durumuna Düştüklerim

Naber? Nasıl gidiyor? Biraz geç bir 2022 değerlendirmesi ama bence değecek. Çünkü insanlar seneleri değerlendirirken genelde yapabildikleri ve yapamadıkları şeylere odaklanıyorlar. Bence yanlışlıkla yaptıkları veya yapıyormuş zannedildikleri konular da çok önemli. Gözüne güneş ışınları girdiği için yanlışlıkla birini öldüren birini biliyorum mesela. Yanlışlıkla düştüğümüz durumlar bence değerlendirme dışı tutulabilecek bir durum değil bence. O yüzden "savunuyor durumuna düştüğüm" konu ve kişileri aşağıda listeledim. En masumundan, en karanlığa göre de sıraladım. 1. Kavga (Şiddet) Bu olay çok garip vuku buldu. Ben Şişli'de ikamet etmekteyim. Bilen bilir, güzide belediyemizin de bir Komşu Kart projesi var. Bu proje kapsamında haftanın belirli gün ve saatlerinde biriktirdiğiniz geri dönüşüm atıklarını almaya bir ekip geliyor ve birikiminiz karşılığında size puan veriliyor. Biz buna evde kısaca (?) "geri dönüşümü vermek" diyoruz. Bir gün geri dönüşümü vermeye ...