Ana içeriğe atla

Bel Fıtığı, Felç Olan Mutfak Robotları, Yürüyen Merdivenler, Biraz Irkçılık, Biraz da Cinsiyetçilik ve Boktan Kamu Supotları

Naber? Özlettim kendimi değil mi?

İşbu yazı kır evinin verandasında rüzgar gülüne rastlayamamanın büyük acısı ile klavyeye alınmıştır. Yazmasam çıldıracağım günlerdeyim, ama yazdıklarım da yazmasam beni çıldırtacak şeyler değil. Sadece kafamı dağıtması için yaptığım laklaklarım… Bir zihin oyalaması. Neyse, buranın amacı kasvetimi size yansıtmak değil de bazı komik şeyler anlatmak. Bel fıtığım çıktı mesela. 28 yaşında bedenini çok az zorlayan ve büyük oranda düzenli beslenen bir birey olarak fıtıklılar kulübüne isteksiz bir giriş yaptım. Fıtıkla beraber de de hayatıma yogayı sokma gayretindeyim. Bakınca asla spor gibi gözükmeyen bir dizi hareketin bu kadar etkili olabileceğini düşünmezdim. Öyleymiş ama. 


KAMU SUTOPU: Yoga yapın, sigara içmeyin ve asla anneannenize uçan tekme atmayın. Veya atın… Bu konu size kalmış.

Annenanne demişken, anneannemin nasıl kendini felç ettiğini anlatmış mıydım size? Dizleriyle ilgili yaşadığı problemlerden sonra, birkaç minik operasyonu takiben kadın yürümeyi reddeti. Arada bir de dedem öldü ama bu aileden kimse için bir trajedi değildi. Çünkü dedem kanser olduğu ve kısa bir ömrü kaldığı yalanıyla oğlunu kandırıp ergenliğinde ailenin geçimini ona devredecek kadar ince ruhlu bir insandı. Sırf yemeğin içindeki soğanlar yeterince pişmediği için tencereyi balkondan attığını bilirim. Tam bir naif İstanbul beyefendisi.
Neyse, dedem öldükten sonra anneannem de artık bir hizmet robotu olarak işlevi kalmayacağını düşünmüş olmalı ki yürümeyi bıraktı. Sonrasında da hem motor beceri olarak hem de konsept olarak yürümeyi unuttu.


KAMU STOPU: Mümkün olduğunca yürümeyi bırakmayın. Bu konu size kalmış değil.

Yürümek derken aklıma gelen bir diğer konu da yürüyen merdiven ve bantlarda yürümeyen kimseler… Yürüyen bir bant veya platformun kavramsal olarak yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Bana kalırsa bu teknoloji, insanlar beklesin diye değil; zaman kazanırken enerjiden tasarruf etsin diye geliştirilmiş olmalı. Yani zamandan bir tasarruf yokken aynı zamanda enerjiden de gereksiz seviyede bir kazanç ile kas gelişim ihtimalini minimize etmek amaçlanmış olmamalı. Daha ortopedik yaklaşacak olursak da ayakta beklemek sağlıksız bir durumdur. Eklemlerinize fazlaca yük bindirirsiniz. Aslında bu kadar konuşmaya da gerek yok yani. Yürüyüverin işte, gerçekten önemli miktarda zaman kazanacağınız hayatınızdaki hareket miktarını arttırır ve ben veya anneannem gibi olmaktan uzaklaşırsınız.

CAMUS SPOTU: Yürü. Son turda bilim puanı ile kazanan Japonya medeniyeti için yürü.

Japonya dedim ve aklıma Çin geldi. İkisi de aynı şey nasılsa. Çekik gözlü böcek, köpek, yarasa ve çiğ balık yiyen Dünya’nın diğer tarafındaki insanlar. Hayır yedikleri şey çekik gözlü böcek, köpek, yarasa ve çiğ balık değil. Yedikleri şey gözleri Dünya’nın diğer yerlerinde hemen aynı olan böcek, köpek, yarasa ve çiğ balık. Çekik gözlü olan kendileri. Çok boktan bir bölüm oldu ama kendime olmayan saygım yüzünden bu paragrafı tutacağım. Böylelikle kendimi nasıl çok beğenirken ne kadar az sevdiğimi herkes görebilsin. Başka bir şey anlatacaktım ama bunlar çıktı.

ÖĞRETİCİ OLMAYAN İÇERİK: “Bu yoktu… Anasını satayım içimden geldi” anları vardır. 


Anasını satayım iğrenç bir söylem. Hakikaten çok kötü. Ben heteronormatif eril dilden olabildiğince kendimi sakınmak istiyorum. Fakat kültür buna izin vermiyor. Kültürü yıkmak ve yeni bir kültür inşaa etmek için de çok silik bir karakterim var. Gitarla harika besteler yapıp LSD içmiyorum veya bir toplumun tamamını bizim diğer toplumlara göre daha iyi ve üstün olduğumuza inandıracak motivasyonum yok. Ama hiçbir işe yaramayan bireysel çabalarım var. Ben de kendi bireysel kadın egemen küfürlerimi geliştiriyorum mesela. Aslında bu çabada yalnız olmadığımı biliyorum. Seda Yüz’ün de bu konuda harika çalışmaları var. Fakat bence onun çalışmaları yeterince aşağılama içermiyor. Örneğin geliştirdiği “sikini koparayım” ifadesi, öznesini fazla önemsiyor. Bir çeşit kastrasyon içeriyor ve karşındakini failden kurbana çeviren bir sürece sıkışıyor. Ben bunun yerine bir önerimi literatüre katmak isterim: ammak. Kelime fonotik olarak a ve m gibi yumuşak seslerden oluşuyor ve pozitif bir hissiyatı var. Öte yandan çeşitli kombinasyonlarla da yeterince aşağılayıcı olabiliyor. “Babanı amıyım” mesela çok sert bir ifade. Binary cinsiyet kalıplarını yıkmak için “partnerini amıyım” denebilir mesela. Kültüre de oturmadığı için getirdiği yabancılık etkisiyle de “bu bana çok ağır bir şey mi dedi diye karşınızdakini derin düşüncelere de sevk edebilir.

KAMU SUPOTU: Bizi kadın egemen kültüre ait küfürler kurtaracak. 


Yorumlar

  1. 26 yaşına yeni girmiş biri olarak 1- 1.5 sene önce bel fıtığı ameliyatı oldum ve rahatladım. Şuan ki aklımla keşke daha erken olsaymışım diyorum. ( Bu dönemin gençleri bilgili olmalı eğer sen ameliyattan sonra dikkat etmez, yürümez ve denileni yaparsan kısa zamanda toparlarsın. Ben 6 aydır spor salonuna gidiyorum mesela. Eski nesil hiç dikkat etmemiş ve ağrıları devam etmiş anca söyleniyor.)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimce Zihin Akışı

Naber? Nasıl gidiyor? Yüzmeyi çok seviyorum. İlk geçliğimin önemli kısmı su içinde geçti. Lisenin bittiği yaz, sabahları erkenden kalkıp KL08'e atlayıp, varyanttan aşağı sallanıp denize girdim. İstanbul'da böyle şeyler yok. Yüzmek için bir havuza mahkumsunuz. Havuz da keyifli bir şey. Keşke şahsi bir havuzum olsa. İstediğim zaman girsem. Birkaç kulaç adacak kadar da uzun olsa. 25 metre falan iyi bence. Keşke böyle bir havuzum olsa. Böyle hayaller kurduğumda, o havuz için gereken enerji ve su miktarını düşünerek üzülüyorum. Afrika'daki çocukların içme suyu bile yok diyorum. Sonra da kendi üstümde yarattığım baskıdan kaçınmak için bana ne ya, onların babaları da çalışıp yapsaymış diliyorum. Bir arkadaş vardı bizim lisede, zengindi. Biz de onunla zengin diye dalga geçerdik. Bir noktada kızıp, babam çalışmış yapmış ibineler; sizin babanız da çalışıp yapsaymış demişti. Açık sözlülüğünü takdir etmiştim. Bir tane de stajyerimiz olmuştu bir iş yerimde. Staja BMW arabasıyla geliyor,...

2022 Almanak - Savunduğum Durumuna Düştüklerim

Naber? Nasıl gidiyor? Biraz geç bir 2022 değerlendirmesi ama bence değecek. Çünkü insanlar seneleri değerlendirirken genelde yapabildikleri ve yapamadıkları şeylere odaklanıyorlar. Bence yanlışlıkla yaptıkları veya yapıyormuş zannedildikleri konular da çok önemli. Gözüne güneş ışınları girdiği için yanlışlıkla birini öldüren birini biliyorum mesela. Yanlışlıkla düştüğümüz durumlar bence değerlendirme dışı tutulabilecek bir durum değil bence. O yüzden "savunuyor durumuna düştüğüm" konu ve kişileri aşağıda listeledim. En masumundan, en karanlığa göre de sıraladım. 1. Kavga (Şiddet) Bu olay çok garip vuku buldu. Ben Şişli'de ikamet etmekteyim. Bilen bilir, güzide belediyemizin de bir Komşu Kart projesi var. Bu proje kapsamında haftanın belirli gün ve saatlerinde biriktirdiğiniz geri dönüşüm atıklarını almaya bir ekip geliyor ve birikiminiz karşılığında size puan veriliyor. Biz buna evde kısaca (?) "geri dönüşümü vermek" diyoruz. Bir gün geri dönüşümü vermeye ...